Dağlara Saygı Duymanın & Onları Korumanın Önemi
Dağlara Saygı Duymanın & Onları Korumanın Önemi
Deneyimli bir yürüyüşçü için, dağlar ve genel olarak doğa, istikrarlı bir iç denge yaratarak kendinizle benzersiz bir bağlantı kurabileceğiniz önemli kaynaklardır. Acil sağlık durumları nedeniyle karşılaştığımız birçok kısıtlama, evlerimizin veya ofislerimizin dışında yürümeyi bile hayati bir gereklilik haline getirdi; Açık havada olmak ve yürümek gibi basit bir eylem, zihnin kendini özgürleştirmesine ve vücudun iyileşmesine yardımcı olur.
Bu 'yeniden keşfin' ve dolayısıyla doğanın yaygın şekilde
kullanılmasının sonucu, ne yazık ki bazı durumlarda, dağlara karşı katı bir
biçimde hürmetli bir tavrı her zaman desteklemesi gereken değerli kurallara
olan saygının yitirilmesine yol açmıştır. Dağlar kanunsuz değil, yazılı
olmasa da onları korumak ve geliştirmek için titizlikle uyulması gereken
kurallarla dolu bir yer.
Çöp Nasıl Atılmalı?
Dağlardaki atık konusu herkes için net değil. Genellikle şehirde olmaya daha çok alışkın olanlar ve patikalarda daha az olanlar, birisinin çöplerini dikkatsizce düşüreceğinin neredeyse açık olduğunu düşünerek, çöp kutularının kıtlığından şikayet ederler.
Bununla birlikte, dağlarda atıkların atılmasının her zaman çok pahalı olduğunun farkında olmalıyız ve genellikle ovalarda kullanılan, örneğin kapıdan kapıya toplama gibi geleneksel yöntemlerin her zaman yüksek irtifalarda veya her halükarda orografik olarak karmaşık bir bölgede. Bu, bir helikopterin pahalı kullanımının çok sık gerekli olduğu anlamına gelir.
Çöp kutularının yokluğu bu nedenle çok basit bir sonuca yol açmalıdır: trekking yürüyüşü aktivitesinde, çöpünüzü her zaman eve götürmeye alışmalısınız. Bunu düşünürsek, bir pazar gezisinden çöpleriyle birlikte eve dönmek yürüyüşçüye hiçbir maliyeti yoktur. Eve bir muz kabuğu ve biraz peynir kabuğu getirmek, uygulaması kolay ancak ekosistemlerin korunması için paha biçilmez bir tutumdur.
Doğaya Saygılıyız
Çiçekler hatıra değildir ve hayvanlar düşman değildir! Bu konuda söylenecek çok az şey var. Çocukluğumuzdan beri bize söylenen doğru ve kutsaldır: Doğada olan doğada kalmalıdır! Bu nedenle, sırf yenmez ve zehirli oldukları için çiçek toplamaktan veya mantarları yok etmekten kaçınmak, hiçbir şeyin gereksiz veya ikincil öneme sahip olmadığı bir yaşam alanını bozmamak önemlidir.
Aynı argüman tamamen hayvanlar alemi için de geçerlidir; örneğin engerekler ve yılanlar düşman değil, ormanın tüm hayvanları ile birlikte insanın her zaman hafife alması gereken bir ortamın konukçularıdır.
Korku Ve Merak Arasında Bir Yerde Olan Vahşi Hayvanlar
Dağcılık yürüyüşü yaparken vahşi hayvanları gözlemlemek çok heyecan verici bir şey; genellikle bizi gözlemleyen onlardır ve tam da bu yüzden onları tespit etmek her zaman kolay değildir. Varlığımız kolayca algılanır (hassas koklama ve işitme yoluyla) ve bu onları çok çekingen ve yakalanması zor hale getirir. Ancak bir tanesini gördüğümüzde, paniklemeden, korkmadan, onu hiçbir şekilde rahatsız etmeden, yiyecekle cezbetmeye çalışmadan, güvenli bir mesafeden anın tadını çıkaralım. Onları evcilleştirmeye çalışmak, çok önemli vahşi içgüdülerini geri dönüşü olmayan bir şekilde tehdit etmek anlamına gelir.
Kendinize Saygı Gösterin
Dağlara saygı duymak aynı zamanda kendinize saygı duymak demektir. Dağların çetin olduğunu fark edebilmek başlı başına büyük bir alçakgönüllülük egzersizidir ve onlara doğru ekipmanla yaklaşmak da eşit derecede önemlidir. Uygun teçhizatı kullanmak yalnızca yeterli değildir, aynı zamanda bir macerayı sorumlu bir şekilde ve biraz daha fazla güvenlik marjı ile ele almak için gerekli bir bileşendir (diğerleriyle birlikte).
Yüksek kaliteli kamp ekipmanı satın alarak 'pahalı' kavramını bir an için bir kenara bırakmak, kaçınılmaz olarak kişinin tüketimine daha iyi ağırlık vermesine yol açar, bu da şu anlama gelir: daha az satın alın ama iyi satın alın!
Gördüklerinizin Yanında Daha Fazlasını Keşfedin
Bir gezi sırasında, dağlarımız, sanki ilk kezmiş gibi bizi heyecanlandıran olağanüstü bir manzara olarak karşımıza çıkıyor ama bir hazine sandığı gibi sakladıklarını da bir düşünelim. Ayrıca ev sahibi bölgemizin daha az görünür olan yönlerini (kültürel, doğal veya çevresel) keşfetmek, deneyimi daha da zengin ve yoğun hale getirir.